28 Ağustos 2009 Cuma

GDO KARŞITLARI GEMLİK'TE

GDO’ya Hayır Platformu 28 Ağustos Cumartesi günü Gemlik İskele Meydanında ve 29 Ağustos’da Belediye Düğün Salonu Önünde Mısır Balonu ile birlikte GDO’ya Hayır İmza kampanyası ve Broşür dağıtımı gerçekleştirilecek.

29 Ağustos'ta Gemlik'te panel var

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar Ve Yaşamımıza Etkileri konulu paneli Gemlik belediye düğün salonunda gerçekleştirecek olan GDO’ya Hayır Platformu ilçede çeşitli etkinliklere de imza atacak.

Düzenlenecek olan Panele Yönetici olarak Nilüfer Yerel Gündem 21 Sekreteri Mehmet Kartal katılırken, Panelistler :Dr. Yavuz Dizdar İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü, Ahmet Atalık Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube başkanı ve Arca Atay Ekolojik Yaşam Derneği Başkanı olacak.

GDO’ya hayır platformu yaptığı açıklamada “Yaşamımızın her safhasında tükettiğimiz mısır, soya, pirinç, patates, domates, ve kanola gibi pek çok bitkinin genetik yapısı, çokuluslu biyoteknoloji şirketleri tarafından içlerine farklı bitki ve hayvan türleriyle virüs ve bakteri genleri eklenerek değiştiriliyor. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar kısaca GDO’lu denilen bu bitkilerin tohumları ve bunlardan üretilen işlenmiş gıdalar kontrolsüzce ülkemize sokuluyor, pazar ve marketlerde satılıyor, mutfaklarımıza giriyor ve sağlığımızı tehdit ediyorlar” dedi. GDO’ların Tarıma, Ekolojiye, İnsan Sağlığına, Gıda Egemenliğine, Biyolojik Çeşitliliğe ve Ülkenin Bağımsızlığına karşı en büyük tehdit ve saldırı olduğunu belirten grup üyeleri, Kapımızda beklemekte olan tehlikenin farkında olun,GDO’ları Tohum ve Gıda olarak ülkemize sokmak isteyenlere karşı mücadele edin, G D O ’ Y A H A Y I R D E Y İ N !” şeklinde açıklamada bulundular.

Kaynak: gundemmedya.com

BANDIRMA LİMANINDA GDO'YA HAYIR EYLEMİ

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara (GDO) Hayır Platformu üyeleri. Bandırma Limanı'nda GDO'lu ürünlerle ilgili yasa tasarısını protesto etti. GDO'ya Hayır Platformu Yerel Bileşenleri üyesi yaklaşık 40 kişilik grup. Marmara Bölgesi'nin en büyük ikinci limanı olan ve her ay yurtdışından gemilerle tarım ürünlerinin getirildiği Bandırma Limanı kapısı önünde toplandı.

GDO karşılı pankartlar açan grup adına basın açıklaması yapan Kadir Dadan, yurtdışından GDO'lu mahsul getiren kurum ve şirketleri takip ettiklerini söyledi. GDO'lu ürünlerle ilgili yasa tasarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini Yalnız çocukları değil, tüm ailesini bir ömür boyu doğal ve sağlıklı gıdalarla beslemek isteyen ve buamaçla genetiği değiştirilmiş organizmalara hayır diyen bizler, bu yasa tasarısının baştan aşağıya gözden geçirilerek, GDO'lu tohumların ekimine, ihracına ve ithalatına engel olacak şekilde yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz." dedi.

Kaynak: Ege Telgraf - 24.8.2009

19 Ağustos 2009 Çarşamba

GÖKÇEADA MISIR BALON TURU RAPORU

14-16 Ağustos tarihlerinde Türkiye’nin en batı ucu, güneşin en son battığı yer, Gökçeada’daydık.

“Organik Yaşamı Ada’da Öğrenmek“, AB ve Türkiye arasındaki Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi Projesi kapsamında Gökçeada Belediyesi tarafından yürütülen, AB desteği ile gerçekleştirilen ekonomik ve sosyal bir kalkınma projesi. Ada’da organik tarım temelli tarım turizmini geliştirmeyi hedefleyen ve İtalya-Sardunya Ada’sı Mandas belediyesi ile ortak olarak gerçekleştirilen projeye, ANCI(Avrupa Kentler Vakfı), Ada Tarım İlçe Müdürlüğü, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu ve Ada üreticileri destek vermiş.

Gökçeada’ya Kuzu Limanı’ndan ayak bastık. Bursa'dan getirilen Mısır balonununu Baki,Murat, Caner ve Çetin'den oluşan DOĞADER ekibiyle Ada'ya indirdik.

Merkeze doğru giderken pencereden kekik kokuları buram buram arabanın içini kaplıyor, bu koku adanın neresine giderseniz gidin peşinizi bırakmıyor, rayihası ile sarhoş ediyordu. Gökçeada Bolluk diyarı mı? Evet. Bozulmamış doğası, özgür kuzuları, keçileri, zeytinyağı, şarap, bal, sebze ve meyvesi her şeyi organik. Kimyasala hayır diyen Adalılar şimdi kendilerini Agro-Tarım, Agro-Turizm için hazırlıyorlar.

Turizmin sadece deniz-güneş-kum olmadığının çoktan farkına varmışlar. Tarım turizmi tesisleri 2010 yılından itibaren ziyarete açılacak. Bugün sadece işletmelerde sunulan şarap, zeytinyağı, süt ürünlerini, sebze ve meyveleri yakın bir gelecekte kaldıkları tesisin bahçesinden koparacak, dalından toplayacak, kendi sağdığı keçinin sütünü içebilecek bir ortam yaratılacak misafirlere. Çocuklar tesis bahçesinde oynarken siz de yerel yemeklerin yapımını öğrenebileceksiniz. Böylece Ada’da ziyaretçiler doğal hayatla iç içe bir tatil geçirecekler. Gökçeada iddialı, gelecekte tarım turizminde Avrupa’nın önemli merkezlerinden biri olma yolunda. Akdeniz ülkelerinde örneklerini gördüğümüz, gidip yararlandığımız Agro-Turizm neden ülkemizde yapılamasın. Biz de “GDO’ya Hayır Platformu” Bileşeni ve Slow Food “Yağmur Böreği” Birliği olarak Ayşen, Mihriban, Şebnem ve ben yardım için Ada'dayız. Gökçeada Belediyesi ekibimizin yarım pansiyon konaklamasını karşıladı, ağırladı.

14 Ağustos'da sekiz metre yüksekliğindeki GDO’ya Hayır sloganlı “ Mısır Balonu” Ada'nın merkezi Cumhuriyet Meydanı’nda kuruldu, tohumumuza, gıdamıza, gelleceğimize sahiplenme konusunda bröşürler dağıtarak, halkı bilgilendirerek projeye katkıda bulunduk. İmza kampanyası 3 gün boyunca devam etti. Zaten bilinçli bir Ada olarak halkının sorularına ve dertlerine cevap vermeye çalıştık, ellerindeki bu bakir nimetin, toprakları bozulmaması için gereken bilgilendirmeler yapıldı.

Meydanın hemen yanında ilk defa açılan Organik Pazar'da üreticilerle bilgi alışverişinde bulunuldu. Gökçeada Meslek Yüksekokul Müdürü Doç.Rıdvan Yurtseven bu konuda Ada’da yol gösterici bir lider. Çanakkale Üniversitesi’ne bağlı olarak kurulan Gastronomi Bölümü bu sene Gökçeada’da eğitime başlıyor. Slow Food İtalya-Bra Gastronomi Üniversitesi ile işbirliği içinde yapılacak dersler, Ada’da pratik edilecek. Ada tarımı, mutfağı, turizmi konuları bir bütün olarak ele alınıp uygulamalı olarak eğitim verilecek. 15 Ağustos'da Uğurlu Köyü'nde balon açıldı, yöresel yemek yarışmasının yapıldığı köy girişinde çamlık arazi önündeydik. Pankartlarımızı yarişma alanında açtık ve imza kampanyası devam etti. Son gün Kefaloz koyu mekan olarak gösterilse de aşırı rüzgar balonun açılmasına imkan vermedi, imza çalişmaları devam etti. Ada'nın pembe domatesi, biberi, tazecik yerel patlıcanı, çobansız özgür dolaşan İmroz koyunu, keçileri, üzüm bağları, zeytinlikleri ile korunmaya hazır, örnek bir belde olabilir

Rüzgarları hiç dinmeyen Ada’da köyler yaşayan canlı tarih örneği. Rum asıllı vatandaşların yoğun olarak yaşadıkları Bademli, Zeytinliköy, Tepeköy ve Dereköy’de geçmiş lezzetleri günümüzde yakalayabiliyorsunuz. Bozulmamış değerlerin korunması için hem Rıdvan Yurtseven hem de Belediye Başkanı Yücel Atalay kolları simdiden sıvamış, darısı diğer köylerimize, beldelerimize, kentlerimize…

Sevgilerimle. Ayfer Yavi

Tur Fotoğraflarına aşağıdaki adresten ulaşabilirsiniz.
http://picasaweb.google.com/gdoyahayirplatformu/GDOHPMISIRTURU1214809GOKCEADA?feat=embedwebsite#

7 Ağustos 2009 Cuma

MISIR BALONU GÖKÇEADA YOLUNDA...

"Mısır Balonu Festivaller Gezisi " ve buna bağlı olarak başlatılan imza kampanyası bildiğiniz gibi Silivri ile start almıştı. Bunu Ankara, Tunceli Munzur Festivali izledi. Balon şimdi Gökçeada Tarım Festivali için yola çıkıyor.

12-14 Ağustos tarihlerinde Bursa Doğa-Der'den 4 aktivist ve Slow Food "Yağmur Böreği"nden 3 aktivist 3 gün boyunca balonu Gökçeada'da sergiliyor, imza topluyor.

Ada'ya ulaşim için aşağidaki linkten yararlanabilirsiniz.
http://www.canakkaletravel.com/feribot.htm

Festival programı:

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Saat 09.00 - Tarımla Yaşam Şenliği (Delegasyon)
- 9.00 – Otelden Alınma ve Ada Turu
- 10.00 – Dereköy Gezisi
- 10.30 – Tepeköy’e hareket
- 10.45 – Tepeköy’de Bağ gezisi, Şarap Tadımı
- 12.45 – İlçe Merkezine hareket

Saat 13.00 - Tarımla Yaşam Şenliği
- 13.00 – Organik Pazar Açılışı – Cumhuriyet Meydanı
- 13.15 – Folklor Gösterisi – Gökçeada Ekibi – Cumhuriyet Meydanı
- 14.00 – Resim ve Fotoğraf Sergisi Açılışı – Cumhuriyet Meydanı
- 14.30 – Resim ve Fotoğraf Yarışmaları Ödül Töreni – Cumhuriyet Meydanı
- 14.45 – Seminer Sertifikaları Dağıtım Töreni – Cumhuriyet Meydanı
- 15.30 – Kardeş Şehir Protokolü İmza Töreni – Belediye Meclis Salonu
- 18.00 – Panel (Tarım Turizmi) – İmroz Otel, Bademli Köyü

Saat 16.00 – 21.00: Çocuklar için oyun parkı - Kaleköy
Saat 21.15 : Film Gösterimi, Anfi Tiyatro (120)

13 Ağustos 2009 Perşembe

Saat 09.00 - Tarımla Yaşam Şenliği (Delegasyon)
- 9.00 – Otelden Alınma
- 9.15 – Elta Ada İşletmeleri saha gezisi
- 11.00 – Etis İşletmeleri saha gezisi
- 12.15 – Ekozey İşletmeleri saha gezisi

Saat 13.00 - Tarımla Yaşam Şenliği
- 13.30 – Yemek Yarışması – Uğurlu Köyü
- 17.30 – Köyde Klasik Müzik Dinletisi – Zeytinli Köy
- 19.00 – Panel (Organik Tarım) – Sörf Eğitim Tesisleri, Aydıncık

Saat 16.00 – 21.00: Çocuklar için oyun parkı – Cumhuriyet Meydanı
Saat 21.15 : Film Gösterimi, Anfi Tiyatro (Devrim Arabaları)

14 Ağustos 2009 Cuma

Saat 13.00 Tarımla Yaşam Şenliği
- 13:00 Eşelek Köyü Organik Tarım Uygulamaları Gezisi
- 15:00 Plaj Voleybolu Gösterisi, Aydıncık Plajı
- 15:45 Müzik Dinletisi, Aydıncık Plajı
- 16:30 Rüzgar Sörfü Gösterisi Aydıncık Plajı
- 18:00 Kitesurf Gösterisi Aydıncık Plajı

Saat 16.00 – 21.00: Çocuklar için oyun parkı – Cumhuriyet Meydanı
Saat 21.15 : Festival Kapanış Seremonisi – Anfi Tiyatro

- Kapanış Konuşmaları
- Havai Fişek Gösterisi
- Plaket Takdim Töreni
- Folklor gösterisi

- Konser : Cihan YILDIZ

MISIR BALONU MUNZUR DOĞA VE KÜLTÜR FESTİVALİNDEYDİ.

Mısır Balon Turu
Tunceli-9.Munzur Doğa ve Kültür Festivali
30 Temmuz -1 Ağustos 2009

Bu yıl 9.su gerçekleştirilen Munzur Doğa ve Kültür Festivali 30 temmuz perşembe günü saat 11:00 de kortej yürüyüşü ile başladı.

Yürüyüş esnasında Doğader Dağcılık Kulübü üyeleri ,Ankara’dan kargo ile gelen mısır balonunu şişirdiler .Belediye Meydanı'nda yükselen dev mısır, özellikle çocukların ilgisini çekti. Çevreden, başta çocuklar olmak üzere, bunun tavşan,kedi yada kurbağa olabileceği yönünde konuşmaları duyulmaktaydı. Balonun şişmesi ile beraber alanda hem GDO broşürleri dağıtılmaya hem de, GDO ve Bio güvenlik yasasının içeriği halka anlatılmaya başlandı.

Festival, bir anda 70-80 bin kişilik bir kalabalığı misafir etmek zorunda kalan Tunceli'nin neredeyse her yanında devam ederken, sokaklar da özellikle sol partilerin standlarıyla renklenmişti. Tunceli’nin en merkezi yerinde şişirilen Mısır Balonu , üç gün boyunca hiç sönmeden meydanda durdu. Aynı zamanda da festival kapsamında açılan çeşitli standlarda GDO broşürleri dağıtıldı.

GDOHP aktivistleri , üretim ve tüketim alanlarında adaletsizlik ya da mantık dışı işleyişe dikkat çeken bir diğer inisiyatif olan Baraj Karşıtı Hareketin panelinde de, GDO broşürlerini dağıttılar ve broşürler aynı zamanda tanıtım masasında da yer aldı. Mısır balonu 1 Ağustos akşamı saat 19:00 da söndürüldü ve Bursaya getirildi.

Ancak baraj sorunu ve gdo’lu tohumlar dışında, pratik sorunlara eğilen hareketlerin festivalde bulunmadığını söyleyebiliriz. Belli bir sorunu konu eden oluşumlardan ziyade, festivale yerel kimliklere vurgu yapan örgütlenmeler damgasını vurmuştu. Bu nedenle, GDO konusuna çok daha fazla ilgi uyandırmak mümkün olmadı. Ancak, tam da bu durum, Güneydoğu illerinde yoğun ve canlı faaliyetleri başlatmamız ve sürdürmemiz gerektiğine işaret ediyor, çünkü özellikle kentlerdeki kırsal nüfusun şu anki hayali; çatışmalar bitmişken köylerine geri dönmek ve tarım faaliyetlerine devam etmek. Tunceli'de, doğayla dost tarım, küçük çiftçilerin ayakta durmak için vermeleri gereken ortak mücadele ve kimlere karşı ne yapabilecekleri (örn. kooperatif oluşumları) üstüne söz söylecek insanlara, gerçekten büyük gereksinim var.

Festivaldeki ekoloji hareketi aktivistlerinin amacı, Fırtına ve Munzur vadilerinde kurulmak istenen HESlere karşı, GDO ve amacından saptırılmış Bio Güvenlik Yasasına karşı,insana ve doğaya suç işleyenleri teşhir etmek; hatta durdurabilmenin yollarını aramak ise , sanıyoruz ki hem festival hemde platformumuz üzerine düşeni yapmıştır.

Kızılca Yürür-Ayhan Kazancı

4 Ağustos 2009 Salı

GEMLİK YAŞAM ATÖLYESİNDEN GDO'YA HAYIR KAMPANYASI

Gemlik Yaşam Atölyesi Genetiği değiştirilmiş ürünler için bir toplantı düzenledi. Gemlik Yaşam Atölyesi’nde GDO (Genetiği değiştirilmiş organizmalar) konulu sivil toplum kuruluşlarının katıldığı bir toplantı büyük ilgi gördü.

“GDO'ya Hayır” Platformu sözcüsü Arca Atay, toplantının amacı ve konuyla ilgi li olarak yapılması gereken işlerin toplantıya katılanlarca alınacak kararlar doğrultusunda verilebilmesi için GDO'lar ve Biyogüvenlik Yasasıyla ilgili gelişmeleri katılımcılara anlattı.

GDO'lu tohumların üretiminde farklı canlı türlerinden hedef bitkiye gen aktarıldığını, yapılan fare deneylerinde bunlarla beslenen fareler ile normalleri arasında büyük farklar tespit edildiğini, geni değiştirilen bitkilerin, insan sağlığı üzerinde alerjik reaksiyonlar, antibiyotik dirençliliği, kanser ve bağı şıklık sitemini bozacak etmenleri tetikleme riskleri olduğunu söyledi. GDO'ların ekosistem ve biyolojik çeşitlilik üzerine risklerini anla tarak, Türkiye tarımını, yerel tohumlarımızı ve biyolojik çeşitliliğimizi koruyabilmek, eşit ve adil paylaşımlı güvenli gıdaya ulaşabilmek, gıda egemenliğini koruyabilmek için gerçek bir "Ulusal Biyogüvenlik Yasası"na ihtiyaç olduğunu, bunun, Türkiye'nin de taraf ve imzacısı olduğu uluslararası Cartagena Biyogüvenlik Pro tokolü için de zorunlu olduğunu belirtti. Atay, "Unutulmamalıdır ki, ülkemizde, tüm Avrupa kıtasının sahip olduğu bitki türü ne yakın bir bitki zenginliği vardır. Kayıt altına alınmış 11 bine yakın bitki türünün 3 bin tanesi sadece Türkiye'de yetişir. Tıbbı ve aromatik bitkiler olan çeşitli otlar, gıda olarak tükettiğimiz sebze, meyve, tahıl ve baklagillerin bir kısmının gen merkezi Anadoludur. Böyle bir biyolojik çeşit zenginliği, elbetteki patentleşebilecekleri çeşitler açısından hem biyoteknoloji korsanlarının ağzını sulandırmakta, hem de GDO'lu üretimlere izin verilmesi halinde GDO’lu bitkilerden polen kaçışları ile biyolojik çeşitliliğin azalması ya da yok olması riski gibi iki büyük tehlike kapımızdadır. Uluslararası tohum şirketleri ve onların Türkiye’deki ortakları bu kapıdan yasal olarak girebil mek için GDO'ların ekim, dikim ve ithalatına izin verecek bir Ulusal Biyogüvenlik Yasası'nı beklemektedirler. Şu anki hükümetin hazırlamış olduğu yasa tasarısı GDO’ları kontrol etmek ve yasaklamak yerine, onların tohum ve gıda olarak ülkeye girişlerini yasallaştırma, üretimlerine serbestlik tanıma amacı taşımaktadır. Tohumluk İthalat Genelgesinde GDO'lu tohumların ithalat ve üretimlerin in halen yasak olduğu ülkemize, tohum harici GDOlu gıda ve yemlerin girişlerini ya da üretimlerini kontrol eden mevzuat olmadığı için, yemlik, yağlık yada nişasta bazlı glikoz üretimleri için bunlar uzun yıllar boyu serbestçe girmişlerdir. Bugün bebek mamaları da dahil olmak üzere market raflarında tüketime sunulan mısır ve soya ağırlıklı, GDO'lu olduğu saptanan ya da tahmin edilen yüzlerce ürün mevcuttur.

Pancar şekeri ile ikame edilen glikoz ve fruktozun içine konmadığı meyve suyu, cola, çikolata, unlu veya sütlü mamuller neredeyse kalmamış tır. İnsanlar tarafından et olarak tüketilen büyük ve küçükbaş hayvanlar ile kanatlılar GDO'lu oldukları çeşitli defalar kanıtlanmış olan yemlerle beslenmektedirler. Bu yemlerin ithalatını zaman zaman bir devlet kurumu olan Toprak Mahsulleri Ofisi bile yapabilmekte, mevzuat olmadığı için kontrol etme gereğini duymadıklarını söyleyebilmektedirler.

Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden aldığımız ihbarlarda GDO'lu olduklarından şüphe edilen bazı tohumların bazı şirketler tarafından çok ucuza hatta bedavaya çiftçiye verildiği de söylenmektedir. Yani, bir ülkede, bu tür şeyleri kontrol edecek bir mekanizma oluşturulmadığı, GDO'lu ürün analizi yapan laboratuvarlar kurulmadığı, tüm bu haberlere kulaklarını tıkayan, tüketicilerin, çiftçilerin, sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin uyarılarını duymazdan gelen bir hükümet var olduğu sürece, ciroları milyarlarca dolar olan, dün ya üzerinde 125 mil yon hektarlık tarım alanını GDO'lu tohumlarıyla işgal eden uluslararası tohum ve ilaç tekelleriyle mücadele hakikaten zor olmaktadır. Eğer bu ürünlerin girişini ekimini yada tüketimini engelleyebilirsek, bu ülke topraklarını uluslararası tohum tekellerinin işgalinden, çiftçilerimizi bunlara bağımlı kalmaktan, tüketicilerimize güvenilir ve sağlıklı besin sunabilmeyi becerir sek işte bizim en büyük çıkar ve kazanımımız bu olacaktır." dedi.

3.8.2009 Editör Gemlik Gündem Gazetesi Haber Merkezi
http://www.gundemmedya.com/haber/Gemlik-Haberleri/2841.html

25 Temmuz 2009 Cumartesi

GDO'LU ÜRÜNLERE KARŞI İMZA KAMPANYASI

Denizli'deki çok sayıda örgüt, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar'm (GDO) Türkiye'de üretilmesine izin veren yasa tasarısına karşı birleşti. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sevk edilmek üzere imzaya açılan tasarı ile Türkiye'nin gen kaynaklarının ortadan kaldırılacağını söyleyen kurumlar imza kampanyası başlattı.

YASAKLANMASI TALEP EDİLDİ

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği I (TMMOB) Toplantı Salonu'nda yapılan basın toplantısında konuşan Ziraat Mühendisleri Odası Denizli Şubesi Başkanı ibrahim Gür, tasarının iptal edilmesini, ülkeye GDO'lu ürün ve tohumların girişinin ve bu tohumların ekiminin yasaklanmasını istediklerini söyledi.

DENETİM YOK

Gür, "Dünyada ilk kez 1994 yılında ticari olarak piyasaya sürülen GDO'lu ürünler, 1998 yılından bu yana, hiçbir denetime tabii tutulmadan Türkiye'ye giriyor. Frankeştayn tohum olarak bilinen bu tohumlar, uluslararası dev tohum şirketlerinin, IMF, Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Bankası gibi uluslararası sermaye kuruluşların ve biyoteknoloji şirketlerinin zoruyla ülkemize dayatılıyor" dedi.

Bugüne kadar, yılda 2 milyon tonun üzerinde GDO'lu mısır ve soyadan üretilen işlenmiş ürünlerin, 800'den fazla çeşitle Türkiye'deki tüketicilerin sofrasına ulaştığını ve bu ürünlerin hiçbir etiketleme yapılmadan satışa sunulduğunu belirten Gür, "Bu ürünler, halk sağlığını ciddi biçimde tehdit ediyor" diye konuştu.

Gür, bu tasarının yasalaşmasını önlemek ve GDO'nun Türkiye'ye girişini durdurmak için imza kampanyası başlattıklarını belirterek, halktan destek istedi.

25.07.2009 Evrensel